5 Ağustos 2011 Cuma

Söyleşi Bülent Ortaçgil . Emine Gürbüz & Alper İlhan

 düşLE: Bülent Ortaçgil ismi, bunca yıl müzikle uğraştıktan, kitlelere ulaştıktan, kısaca yaşadıktan sonra size ne ifade ediyor?..
   
   Bülent Ortaçgil: Valla ne ifade ettiğinin hiçbir önemi yok. Size ne ifade ediyor... ben işimi yapıyorum, insanlar dinliyorsa ne âlâ..
   
   
   düşLE: Peki siz asıl mesleğinizi, eğitimini aldığınız mühendisliği yapmıyorsunuz. O işi yapsaydınız...
   
   Bülent Ortaçgil: O zaman mutlu olamazdım, müzikle uğraştığım için mutluyum.
   
   
   düşLE: Para kazanamayacağınıza inandığınız dönem dönem müzikten. Bugünde birçok genç amatörce, alternatif ya da popüler olmayan müzik türüyle uğraşıyor, para kazanamayacağını bile bile...
   
   Bülent Ortaçgil: 70'li yıllarda kazanamıyordum. 80'li yıllarda kazanamıyordum. Son beş yıldır, vaziyeti idare ediyorum doğrusunu istersen. Ama o Türkiye'nin değişimiyle paralele bir şey. Yani telif haklarının biraz işler olması işte, Türkiye'de bu tarz müziğe olan ilginin artıyor olması...
   
   Baki Duyarlar: Bir de son beş yıldır ben çalıyorum tabii...
   
   Bülent Ortaçgil: Baki de var tabii!.. Bütün bunlar, benim para kazanmamı etkileyen faktörler. (Kahkahalar...)
   
   Erkan Oğur: Benle çaldığı dönemlerde beş para kazanamadı.
   
   Bülent Ortaçgil: Valla çaldık çaldık durduk Erkan'la. Ama şunu diyeyim, müzikle uğraştığım için mutlu bir adamım, evet.
   
   
   düşLE: Peki herkes için sonuç aynı olabilir mi?..
   
   Bülent Ortaçgil: Böyle bir şey olamaz elbette. Herkesin yaptığı işe bağlı bir şey. Müzikle uğraşmak güzel, ama başarıdan ne anladığını ya da yaptığı işe bağlı bu... Para kazanmayı anlıyorsan Tarkan olmayı tercih etmelisin.
   
   
   düşLE: Burada ön plânda olan, galiba sevdiği işi yapması kişinin...
   
   Bülent Ortaçgil: Doğru, doğru... Yani sevdiği iş yapmak, en güzeli. Çünkü, Türkiye'deki nüfusun %70'i falan ,kendi mesleğini yapmıyor. Herkes başka bir yol buluyor para kazanmak için...
   
   
   düşLE: Hâliyle sanat da etkileniyor bundan...
   
   Baki Duyarlar: İlk başka etkilenen sanat oluyor.
   
   Bülent Ortaçgil: Yani sanat etkileniyor, ama tüm insanlar da etkileniyor bence. Coğrafya fakültesini bitiriyor, işte ne bileyim, gidiyor bankada çalışıyor insanlar. Bilmem ne fiziği bitiriyor... Erkan Bey ne okumuştunuz?..
   
   Erkan Oğur: Uçak mühendisliği, fizik mühendisliği...
   
   Bülent Ortaçgil: ve falan filan... Ben kimya okudum, benim yerime başka biri okusaydı kimya, aslında daha başarılı olurdu. Zaten elli kişinin okuduğu yerlerde okumuşuz, sonra o mesleği yapmıyoruz.
   
   Erkan Oğur: Valla okumadım da bu bölümlere girdim.
   
   Bülent Ortaçgil: Canım üç yıl mı dört yıl mı kaldın. Az mı, dört yılda bitiyor zaten...
   
   Erkan Oğur: Altı yılda bitiyor...
   
   
   düşLE: Müziğinize dönersek, Bülent Ortaçgil şarkılarının her zaman bir öyküsü oluyor mu?
   
   Bülent Ortaçgil: Hayır yok, en kısaca cevap bu...
   
   
   düşLE: Peki çağrışımları nereden alıyorsunuz çoğunlukla, edebiyat, sinema, müzik?
   
   Bülent Ortaçgil: Bütün insanlar açık mikrofon gibi, anten gibi. Herkes o antenin kalitesine göre bir şeyler süzüyor. Bütün çağrışım alanım yaşamakla ilgili bir şey. Kimi insanlar, o sesi duyuyor. İşte baksana (grubu göstererek), o sesi duyup 'mi bemol' falan filan diyorlar. Yani herkesin duyargaları farklı çalışıyor. O nedenle asıl malzeme hayatta, bu malzemeyi süzenler de insanlar .
   
   

   
   

   
   düşLE: 'Aynı zincirin başka bir halkası' bugün tüm insanlık için geçerli bir tanımlama değil mi bu?
   
   Bülent Ortaçgil: Bir şarkıyı yazma sebebinle insanların o şarkıyı algılama sebebi çok farklı. Mesela benim o şarkıyı yazarkenki düşündüğüm şeyle, senin bana sorduğun bu soru çok farklı. Ölen babam için yazdığım bir şarkı o. Hepimizin babası da ölmüş vaziyette şu anda değil mi? (Masadakilere bakar, onay alır.) O şarkı böyle çok tasavvufi bir mantıkla yazılmıştır... Bir zincirin başka bir halkasına geçmişlerdir falan. Ben bunu hissederek yazdım, ama dinleyici istediğini algılamakta özgür.
   
   
   düşLE: Ama şarkılarınızda genellikle ölüm temasına yer verdiğinize rastlamadım...
   
   Bülent Ortaçgil: Evet, genel olarak yok. Yolculukta da var biraz...
   
   
   düşLE: Bunun sebebi ne?..
   
   Bülent Ortaçgil: Bilmiyorum... Ölüme yaklaştıkça daha fazla yazabilirim.
   
   
   düşLE: Peki ölüme yaklaştığınızı hissediyor musunuz?
   
   Bülent Ortaçgil: Evet, yaklaşıyorum.
   
   
   düşLE: Yalınlığa, sanatın nihayetindeki hedef olan o çocukluğa ulaşma yoluna girebildiniz mi peki? Ölüme yaklaştım diyorsunuz ama...
   
   Bülent Ortaçgil: Bence çocukluğa ulaşmak bu işin üst noktası; çocuk gibi anlatıyor olmak, çocuğun estetiğine -ya da estetiğine demeyelim de- yalınlığına ulaşmak... Ben öyle görüyorum.
   
   
   düşLE: Daha neler yapacak Bülent Ortaçgil müzik adına?
   
   Bülent Ortaçgil: Görürsünüz!..
   
   
   düşLE: Güncel Türkiye ya da dünya müziğini takip ediyor musunuz?..
   
   Bülent Ortaçgil: Biraz ediyorum. Tabii ki ediyorum da, ama böyle çok sıkı bir müzik dinleyicisi olmadığımı itiraf edeyim artık. İlgi duyduğum şeyleri falan takip etmeye çalışıyorum. Mesela gençlik yıllarımda klasik müzik külliyatını dinlemiş durumdayım. Artık dinlemiyorum... Onları dinledim, hâlâ hatırlıyorum. Artık onları dinlemek için toplamak ve o ortamda olmak lazım.
   
   
   düşLE: Sizin şarkılarınızı başka sanatçılar söylüyor. Son örneği Müslüm Gürses. Dinleyicilerinizin buna tepkisi ne oldu?
   
   Bülent Ortaçgil: Tepki, dinleyicinin fanatikliğine bağlı bir şey. Genellikle beni dinleyenlerin de fanatizme bulaşmış olanları var tabii. Yani bir şarkıyı yaptıktan, bir şarkıyı oluşturduktan sonra ayrıca kimin söylüyor olmasının bence hiçbir önemi yok. Dinlersin; beğenirsin ya da küfredersin. Ama, Müslüm Gürses o şarkıyı hiç kimseye beğendiremezse eğer ben niye küfür yiyorum ki... ya da çok beğendiriyorsa ben çok iyi bir şarkı mı yaptım yani?..
   
   
   düşLE: Siz nasıl buldunuz peki yapılan şarkıları? Tribute albümdekileri mesela...
   
   Bülent Ortaçgil: Hepsini yabancı buldum tabii ki, çünkü alışmadığım bir şey. Ama oradaki amaç bana benim şarkımı benden daha güzel söyleyecek ya da müthiş söyleyecek biri değil. Dünyada hiçbir tribute yok öyle... ya da bazı tribute albümler var ki çok güzel söyleniyor. Şarkıyı yapandan daha orijinal falan. Amaç o değil, amacı öyle almamalı dinleyen insanlar. Yani tributedeki üç-beş adam gelmiş Bülent'in şarkısını acayip söylemişler falan... Öyle bir şey değil, o bir keyif, o bir hediye bana, bir renk.
   
   
   düşLE: Günleriniz nasıl geçiyor, sakin bir yaşama ulaşabildiniz mi?..
   
   Bülent Ortaçgil: Şöyle bir sınıflama yapabiliyorum artık. Yaz aylarında çok daha sakin, kış aylarında ise çok yoğun. Yoğunluğumuz sürmekte şu anda. Yarın İstanbul'a gidilecek, Erkan yarın burada çalacak. Öbür gün akşam birlikte çalacağız başka bir şehirde. Birkaç gün sonra başka bir konser... O sıklıkta bir yoğunluk var.
   
   
   düşLE: Bülent Ortaçgil kendini tekrar ediyor denildi sizin için. Bunu hissettiniz mi hiç? Aslında gurup arkadaşlarınıza da sormak gerek bu soruyu...
   
   Bülent Ortaçgil: Herkes istediği şeyi, istediği şekilde düşünmekte özgür.
   
   Baki Duyarlar: Öyle... Üstelik bunu düşünenler kendini tekrar etmeyen birini göstersin, onun üzerine konuşalım.
   
   
   düşLE: Peki siz, kendinizi tekrar ettiğinizi hissediyor musunuz dönem dönem?
   
   Bülent Ortaçgil: Yani kendini tekrar etmek ne demek ki... Bizim en son yaptığımız 'Gece Yalanları' albümü, bir öncekinin tekrarı mı yani?
   
   
   düşLE: Aslında söylenenler daha genel, eski şarkılarınızdaki bazı sözcüklerin, tümcelerin, belirli şekillerde bazı formlara, kalıplara uydurulduğu gibi...
   
   Bülent Ortaçgil: Çok ciddiye alınacak bir laf değil bence, tekrar olarak... İnsan kendini tabii ki tekrarlar zaman zaman. Ama Batı'daki bir takım şarkıcıların yaptığı şeyler var. Onlar benden çok daha fazla kendini tekrarlıyor.
   
   Baki Duyarlar: Ama abi, buna tarz denir... Buna tarz denir, bu kendini tekrarlamak değil ki...
   
   
   düşLE: Peki albümleriniz... Mesela 'Light' dört yıl,'Gece Yalanları' beş yıllık bir aradan sonra çıktı. Nicelik, nitelik meselesi mi bu?
   
   Bülent Ortaçgil: Biraz öyle, ama yine de arkamdan kovalayan da yok. Ne zaman yazabilirsem şarkıları, albümleri de o zaman kaydedebiliyorum.
   
   
   düşLE: Son olarak, resmi bir internet siteniz vardı, ne oldu o?
   
   Bülent Ortaçgil: İnternetten anlamıyorum açıkçası. Geçen yıllarda bir yıl kadar bağlı kaldım, sonra bıraktım. Resmi bir sitem vardı. Bir arkadaşımın benim için yaptığı. Ama güncelleştirilmiyor, o da bıktı herhâlde...
   
   
   düşLE: Hepsi bu, konser öncesi yorduk sizi. Düşle edebiyat dergisi adına teşekkür ederiz...
   
   Bülent Ortaçgil: Yo hayır, sağolun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder