4 Ağustos 2011 Perşembe

Gorki İçin

bir duvara çarptım...
yıkıntı hâlinde gölgem
ve ben sayıyorum durmadan çığlık çığlığa.
uzayan yollar mı gidişin?
utanıyorum gölgemden ve bir vadiye sapıyor yolum
siluet hâlinde yarı ışıksız yaşamdan
gerçekliğe vuruyorum başımı.
sert, yoksulluğuyla zengin, yalnızlığıyla gururlu...
cam, parçalanan gün ışığına dönüşüp derinden sarsıyor,
acıyla umuda karıştırıyor düşüncelerimi.

uykusuz yatağım bir masum uykuya dönüştüğünden beri,
kanlı bıçaklı savaşım ölgün bir yola,
çizgiden daha derin ölümü çarptın yüzüme gorki,
bütün uzaklığıyla benden,
bütün yakınlığıyla kırmızıdan ördüğüm aç tuğlalarla.

konuşuyorum sessizce,
düşünüyorum çılgın bir şeyler ve senin tünelin gorki,
kalan bir avuç huzurumu amansız bir kırbaç gibi kanatıyor,
haklı çıkarırcasına yönsüzlüğümü.
anlamlı mı anlamsız mı bilmediğim bir arayışa çözüyor içimde,
düşüncelerimde...

gerçeklik umut demektir senden öğrendiğim gorki.
belki bir uyanışa açılan ilk kapı,
en sessiz çığlığım beni çağıran yalnız.
ölüme meydan okurcasına...

belki bir kırbaç kulağımda neden var olduğumu çınlatan.
belki de bir küçücük duyumsayış yaşama hüzün tadında...
anılardan kopuş demeksin sen gorki.
duvara çarptığım her ânı bütünleştirip özetleyen, yüreğime imzalayan...

bir öykü, bir tünel, bir ışık...
bana bu döngü hesaplaşmasını gösteren çok az şey oldu dünyada.
döngü hesaplaşması gorki!
döngü hesaplaşması!...
bir toplumsal çarpıklığı,
bir bireysel çarpıklığa,
bir yön ömrümü iradem dışında döndüren benim için.
az ışıkla yetinenlerdenim ben,
tünelin ucunda ve sen gerçek yoksulluğun kanıyla süsleyensin ışığımı,
umut dolu yalnızlığımı.

özüm sesini buluyor seninle,
ararken birkaç dakika içinde kendini.
korkumun en büyük düşmanısın sen
ve bu düşman ki benim can dostum...
yardımcım kendi karanlık yollarımda,
kimi zaman yolsuzluklarımda.
bir parça taze ekmek kokusu gibi aydınlık yollarım seninle.
yüreğinin ışığı, emeğin tadı gibi hep bedenimin aynasında parıldayan.

ve...

bir balyozsun sen gorki!
yalnızca benim değil,
koca dünyanın döngüsü üzerinde patlayan, onu hesaplayan.
bir koca dünyayı bir kafaya sığdıran...

yoksulluk, ölüm, gerçek, kan...
işte sen bunların en güzel öyküsüsün gorki.
duyanlar şaşırmasın
yaşamdan, gerçekten, nefes almaktan gayrı ne var şu dünyada güzel olan?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder