derin, soğuk, ıssızdır sokaklar
unutulmuş tüm eski evler
görmezden gelinmenin acısıyla yıkık
vazgeçmiş gibi sessiz, vazgeçilmiş kadar donuk
erken bir ölüm sarıldığım
tüm bana bakan pencerelere rağmen
tıkadım kulağımı kırılma seslerine
aşina değilim kanamasına ayaklarımın
kırmızı sadece sevinç anlatır derdi biri
kimdi ve hiç kan görmemiş miydi bilmiyorum
şimdi yastayım, arkasında renkli izler bırakan
siyah beyaz bir gölge
tüm yıpranmışlıklara sahip çıkan bakışlarım
yalnızlığına çare arayan
deniz yoksulu bir kimsesizlik sadece
yorgun değilim, uykumda yok üstelik
attığım her adım sarsıyor uzakları
yalancı bir öfke dolanıyor sonsuzluğun yüzünde
ulaşılmazlığını bilmezden gelerek
dalga geçiyor yuvarlandığım kuyularla
ıslaklığı hissettiğim sürece varım ben
bilmiyor henüz, ne kadar derine düşersem o kadar ıslağım.
tanrı seni denizden yoksun bırakmasın...
YanıtlaSil